ESRA NUR PERVAN
(TRABZON) – Trabzon’da, sendikalar, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı yağmur altında kutladı. Kahramanmaraş Caddesi’nden bir araya gelen katılımcılar, sloganlar eşliğinde Atatürk Alanı’na yürüdü.
Kahramanmaraş Caddesi’nden başlayan yürüyüşe sendikalar, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, CHP mhuriyet Halk Partisi Ortahisar İlçe Başkanı Haluk Batmaz, SOL Parti ve TİP üyeleri katıldı.
“İŞÇİLER VERGİ YÜKÜ ALTINDA EZİLİYOR”
Programın açılış konuşmasını yapan Türkiye Yol- İş Sendikası Genel Sekreteri Gökhan Gedikli, şu ifadeleri kullandı:
“İçimiz hayatını kaybeden vatandaşlarımızın acısıyla yanmaya devam ediyor. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Şunu bilmenizi istiyorum ki TÜRK-İŞ ilk günden itibaren maddi ve manevi olarak depremden etkilenen vatandaşların yanın olmuştur. Bütün zor günlerde biz varız, depremde biz varız, yangında biz varız, selde, yağmurda, heyelanda, karda, pandemide bütün zor günlerde biz varız. Olmaya da devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Ailemizle birlikte, güven içinde, gelecek endişesi olmadan, huzurlu yaşamak istiyoruz. Çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak istiyoruz. Kula kulluk etmeden, temel haklarımıza sahip çıkarak yaşamak istiyoruz. Sendikal örgütlenmemizde kısıtlama, yasaklama, engelleme istemiyoruz. Vergide ve ücrette adaletin sağlanmasını istiyoruz! Bugün ne yazık ki emekçinin ücreti daha eline geçmeden tükeniyor. İşverenlerden, müteahhitlerden alınmayan, affedilen vergiler, işçinin ücretinden hiç vakit kaybetmeden kesiliyor. İşçiler vergi yükü altında eziliyor. Ocak ayında aldığımız maaşımızdan mart ayında yüzde 20 ve mayıs ayında ise yüzde 27 vergi kesintisi oluyor.”
“BU DÜZENDE YAŞAMAK ÖLMEKTEN ZOR KARDEŞLERİM”
1 Mayıs Düzenleme Kurulu adına konuşan Muhammet İkinci, emekçilerin yoksulluk sınırı altındaki ücretlerle yaşamaya mahküm edildiğini belirterek şunları söyledi:
” Yoksulluk, yolsuzluk, talan kol geziyor. Emekçiler yoksulluk sınırının altında, açlık sınırına yakın ücretler ile yaşamaya mahküm ediliyor. Emekliler, sefalet içinde hayatta kalmaya çalışıyor. Gençlerimiz ümitsizlik ve geleceksizlik kıskacında. Çalışma yaşamında güvencesizlik esas hale getirildi. Liyakatten uzak, mülakat sistemi ile yandaşlık iş sahibi olmanın koşulu haline getirildi. Kamuya ait tüm varlıklar özelleştirildi. Paramız pula dönüştü, hayat pahalılığı dayanılmaz boyutlara ulaştı. Yüz binlerce işsiz gencimiz var, ataması yapılmayan öğretmenlerimiz var. Okullarımızda beslenme yetersizliğinden dolayı öğrenme geriliği yaşayan çocuklarımız var. Bu düzende yaşamak ölmekten zor kardeşlerim. Bu düzeni iyi anlamak, daha iyi tanımak için bazı sorular sormalı sorulara yanıt vermek durumundayız.”